Japon korku filmlerini oldum olası sevmiş biriyimdir. Gerçi Japonların kullandığı teknik hatalardan, senaryo eksikliklerinden dolayı bazen korku komediye dönse de Amerikan yapımlarına göre oldukça orijinal fikirler ortaya atabiliyorlar. Garez de onlardan biri.
Adı: The Grudge, Garez
Tür: Korku, Gerilim, Dram
Yönetmen: Takashi Shimizu
Senaris: Takashi Shimizu, Stephen Susco
Oyuncular:
Sarah Michella Gellar
Jason Behr
William Mapother
Clea DuVall
KaDee Strickland
Grace Zabriskie
Bill Pullman
Rosa Blasi
“Bir kişi acı ya da gazapla öldüğünde bu duygu orada bir leke olarak kalır. “
"Once you see it, you can never forget. Once it sees you, you can never escape. "
Konusu: Karen Davis Japonya’ya sevgilisi için gelmiş bir değişim(Exchange student) öğrencisidir. Bir yandan da sosyal sorumluluk projesi dahilinde bir görevde çalışması gerekmektedir. Karen hasta bakıcılığı tercih eder ve onu yaşlı bir kadına bakması için görevlendirirler. Ancak gittiği evde karşılaştığı olaylar ve baktığı kadının gözünün önünde öldürülmesi evin hiç de masum olmadığını göstermiştir.
Evin içindeki lanet, onu ziyaret edenleri teker teker avlamaktadır. Karen bir yandan evin geçmişini araştırırken bir yandan da dehşetten kurtulma planları yapmaktadır. Şimdi korku onun peşindedir.
Başrolünde Buffy: The Vampire Slayer dizisinden tanıdığımız Sarah Michella Gellar’ın olduğu film tipik bir Japon korku filminin Amerikan versiyonu. Küçük değişikliklerle adam olmuşa benzemiş bir film denilebilir. Sarah’ı avcı değil de av olarak görmek bana pek uymasa da yine de bazı sahneleri hakkıyla yapmış diyebilirim.
Filmde Japonların tipik uzun saçlı, iri gözlü kadın korku tipi burada da mevcuttu. Bana feci şekilde Halka’daki Samara’yı hatırlattı ki video kaydı sırasında orta yerde belirmesi bunun en büyük ispatıydı. Birinin kuyudan çıkması diğerinin çatıdan inmesi zaten öldükleri kuytu köşeleri mesken tutup saldırıya geçmeleri karakterlerin başka ortak özellikleri…
Japonların öldükten sonra intikam için geri dönen karakterleri işlediği bir filmdi Garez. Bir başka adamı sevdiğini öğrenen kocası tarafından öldürülen kadın intikam için geri dönüyordu. Üstelik kendi çocuğunu kullanarak. Bunu da kendi mahremiyetine dokunanlara yapıyordu. Öldürüldüğü yeri işgal edenlere…
Filmde verilmek istenen mesaj çok açık… İhanet etme, ailene sadık ol, başkalarının mahremine girme… İntikam bir gün seni de bulabilir.
Bunun dışında filmin çekildiği mekanları çok sevdim diyebilirim. Özellikle Karen ve sevgilisin paylaştığı ev Japonların tipik evlerinden biriydi. İçindeki küçücük eşyalar, tıklım tıklım dolu dolap ve çekmeceler insanda sıcaklık ve güven duygusu oluşturuyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder