26 Şubat 2015 Perşembe

Kolay mı, Zor mu?

 
 

 
 

"Zeliha, neden hiç bizi aramıyor?"
"Neden bize hiç gelmiyorsun Zeliha?"
"Neden bizimle görüşmüyorsun?"

Genel olarak hep duyduğum ama özellikle Amerika'dan döndükten sonra daha sık karşılaştığım sorular bunlar. 

İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında sizi suçlarlar, arkasına sığındıkları gerekçe ise basittir.

"Sen değiştin."

Değişen bir şey yoktur aslında. Sen yine her zaman ki sensindir. Farklı olan karşındakini daha iyi tanımandır o kadar...

"Seninle görüşmek istemiyorum."
"Sohbetin tat vermiyor."
"Hakaretlerinden rahatsız oluyorum. "
"Senin yanında sıkılıyorum."
"Karşındaki insana saygın yok."

Liste böyle uzar gider.

Eğer bu tarz insanlarla sırf aile bağım yüzünden ya da iyi niyetimden görüşüyorsam ya da görüşmek zorunda kalıyorsam da bu sonsuza dek sürecek anlamına gelmiyor.

"Görüşmek istememek..."

İnsanların bunu anlaması bu kadar zor mu? Ben bir insanın yeri geldiğinde tek bakışından benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlayabiliyorum da senelerdir tanıdığım insanların kör olması ne kadar acınası...

Yapım gereği fazlasıyla temkinli olsam da, tanıdığım her insanı hayatıma buyur etme, bir süreliğine tanıyıp, gönül evimde  ağırlama gibi bir huyum var. Bu nedenle olur olmadık mekanlardan, zamanlardan, ortamlardan tanıştığım, ahbap olduğum, arkadaşlık ettiğim hatta can yoldaşı dediğim insanlar çoktur.

"Nereden tanıştınız?"
"Kuaförde, ofiste, internetten v.s..."
"İnanmıyorum!!!"

Madalyonun bir de öbür yüzü var elbet.. Açıkçası bu nedenle sömürülmeye açık bir yapım var... Özellikle de her şeyin çıkar ilişkilerine dönüştüğü günümüzde... Çünkü iyi niyetinizin adı bir süre sonra enayilik oluyor. Saflığınız, salaklık olarak yorumlanıyor. Herkesi kendiniz gibi bilmekten kaynaklı bir durum bu...

Çıkarcılar... Belli bir eğitim seviyesine, çevreye, ekonomik özgürlüğe sahip olduğunuz anda kapınızda biten tipler... Herhangi bir zaman diliminde, herhangi bir ortamda elbette günün birinde senin işine yarayacağını düşünen insanlar...

Sevgilici tayfası... Yalnız kalınca ilk aradığı kişi sen olanlar... Görüşme aralığını bilerek azaltınca bir sorun mu var, neden uzak duruyorsuncular...

Gözü aç olanlar... Her şeyinizi paylaştığınızın halde size gelen iki parça hediye de bile gözü olanlar... Kıskançlık krizine girenler...

Karakteri oturmamışlar... Hiç alakanız olmadığı halde sırf hoşlandığı çocuk size asıldı diye size karşı tavır alanlar. Sen kuyruk sallamazsan adam niye peşinden gelsinciler...

Seni rahatsız eden hareketlerine, davranışlarına rağmen sabrettiğin ancak bir süre sonra dayanamayıp kibarca rahatsızlığını belirttiğinde her seferinde "Haklısın!" cevabını verenler... Bu cevabı duyunca rahatlamam mı gerekiyor acaba?

Haklısın cevabını duymak için ölüp bitenler var bu dünyada. Çok şükür onlardan biri olmadığımı biliyorum. Keşke haksız çıksaydım da "O, bunu yapmamış olsaydı..." diye içimden çok geçirmişliğim olmuştur.... Haklısın demeyi bırakıp bir dostu olarak kendine çeki düzen vermesini beklediklerim...

Bir de en fazla uzak durduğum grup; yalancılar... Gönül kapısını bir kez suraatına çarptıktan sonra o kapıdan bir daha asla giremeyecek olanlar... Sonsuz kez fırsatı olduğu halde, aşağılık davranışları devam ettiren ve artık hiçbir şekilde affımın olmadıkları...

Herkesin hayatından uzak olması gereken şahıslar...

Bir de ne olursa olsun "Yeter ki sen iste..." diyenler... Yüzünüzün düştüğünü görse dibinizde bitecek olan... İyi niyetinden şüphe etmediğiniz, konuşurken, eğlenirken, bir şeyleri paylaşırken asla düşünmediğiniz...Sizi el üstünde, kalbin en derininde saklayacak olan insanlar...

2 günlük şehir dışı seyahatinde bile 5 dakikacık bile olsa yüzünü görmek, tek bir kez sarılmak için kilometrelerce gitmeye razı olduğunuz melekler... Ya istemeden de olsa canını sıkacak, kalbini hüzünlendirecek bir şey söylediysem ya da yaptıysam diye kendinizi yiyip bitirdiğiniz... Aranıza ülkeler, dahası kıtalar koyup, uğruna isterse okyanusları aşacağınız kişiler... İki eliniz kanda olsa koşup gideceğiniz gerçek dostlar...

Hayatımdan gelip geçen herkesin Allah yolunu açık etsin. Buyur ettiysem de, elveda dediysem de iyi kötü katkısı var herkesin bu yaşamda...

İlla ki...

Öyle ya da böyle...



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...