30 Ekim 2012 Salı

Eylül '12 Favorileri

 
 


Kasım ayına giriyoruz ama ben eylül yazısını yeni yazıyorum. Tembellikten değil vallahi... Neyse geç olsun güç olmasın. Ürünler hakkında sorularınız olursa yorum kısmından atabilirsiniz.

1-) L'Occitane Cleansing Oil: Son aylarda kullandığım tek temizleme yağı bu... Kokusunu pek sevemesem de makyajımı özellikle de rimelimi çıkarmada çok başarılı oldu. Türkiye'de de satılan bir ürün olduğu için bu yazıya koymak istedim. Bir daha almam büyük ihtimalle çünkü denenecek o kadar çok temizleme yağı var ki piyasada buna tekrar sıra gelir mi bilmiyorum.
 
2-) UniqOne All in One Hair Treatment: Ayrıntılı yazısı için tık! Bu üründen o kadar memnun kaldım ki size de kesinlikle tavsiye ederim. Banyodan çıktıktan sonra saçlarınızı taramakta zorlanıyorsanız -benim gibi- baş köşenizde bulundurmanız gerekiyor.
 
3-) The Body Shop Wild Rose El Kremi: Gül kokan her ürünü çok seviyorum. Bu ürünü de sırf kokusu için aldım. Gerçi aldığım dönemde %50 indirim vardı. O da etkili olmadı değil. Nemlendiriciliği orta seviyede... Bir daha alırdım ama bu ay yeni bir favorim var artık... Beklemede kalın. 
 
4-) L'oreal Voluminous Rimel: Şimdiye kadar kullandığım beklentilerimi karşlılayan tek rimel... Kirpiklere hacim veriyor, çok fazla uzatmıyor. Tam benim aradığım özelliklerde... Üstelik fiyatı da diğer ürünlere göre daha uygun... Bildiğim kadarıyla Türkiye'de satışı yok.
 
5-) Victoria's Secret Kalem Ruj: Ürünün üstündeki yazılar silindiği için tam adını bilmiyorum. Ancak çok memnun kaldığımı söyleyebilirim. Dudaklarınızı kurutmuyor aksine nemlendiriyor. Renk yoğunluğu orta düzeyde... Büyük ihtimalle tekrar edineceğim bir ürün...
 
6-) MAC Springsheen Allık: Geçen birkaç ay boyunca sürekli bu bu allığı kullandım. Esmer ve buğday tenlilere kesinlikle tavsiye ederim.
 
7-) MUFE Lift Concealor: Şurada kendisinden bahsetmiştim. Memnun kaldığım bir kapatıcı ki benim gibi sorunlu bir göz çevresine sahipseniz zor beğenen birisinizdir kesin. O nedenle buna bir şans verin derin.

    

28 Ekim 2012 Pazar

Fifty Shades Of Grey: Grinin Elli Tonu

 
Türkiye'de Grinin Elli Tonu adıyla yayınlanan Fifty Shades of Grey artık bilmeyenimiz yoktur. Zira cinselliğin hala tabu olarak kabul edildiği bir ülkede erotik tarzda bir roman serisinin ses getirmesini beklememek aptallık olurdu.  
 
Kitabı okumaya Türkiye'de yayınlamadan önce başlamıştım. Malum burada ödev olarak verilen İngilizce romanlarım var. Her ikisini bir arada götürmeye çalışırken, bir de kitaptan çok hoşlanmadığımı fark etmemle bitirme süresi de hayli uzun sürdü.
 
Ünlü bir iş adamı olan Christian Grey'le tesadüf eseri tanışan Ana Steele ona ilk görüşte abayı yakar. Aynı şekilde - etrafında onca kadın dolaşan ancak hepsini görmezden gelen - Christian Grey de ona karşı bir şeyler hissetmiştir. Kendi halinde bir genç kız olan Ana, bir anda kendini Grey'in dünyasında, cinsel oyunların içinde buluverir.
 
Genel bir özet geçecek olursam, kitap aslında Alacakaranlık'ın bir fanfictionı olarak yazılmaya ve internet üzerinden yayınlanmaya başlanmış. Ancak gelen tepkiler üzerine yazar bir yayıneviyle anlaşıp bölümleri web sayfasından kaldırıp, isimleri de değiştirerek bizim elimizdeki Fifty Shades of Grey'i hazırlamış. Edward Cullen, Christian Grey, Bella Swan da Anastasia Steele olmuş. Fiziki görünümlerinden, karakter özelliklerine kadar her yönüyle iki seri birbirinin aynısı... Christian ve Edward'ın hastalık derecesinde korumacı tavırları, bayan karakterlerimizin aşklarından ayrılır ayrılmaz kendilerini kaybetmeleri buna en güzel örnek... Eğer Alacakaranlık Serisini okumayıp sadece filmlerden takip eden biriyseniz, bu benzerlikler çok canınızı sıkmayacaktır ama iki seriyi de kitaplardan takip ediyorsanız, benzerliklerden bir süre sonra mideniz bulanabilir.
 
Peki, nedir bu seriyi bu kadar özel kılan? Anlatım tarzı mı? Yazarın akıcı dili mi? Konusunu, olayların çok farklı olması mı? Benim cevabım hepsine hayır! Tek bir özelliği var bu kitabın: Cinselliği son noktasına kadar anlatıyor olması...
 
Fanfic dünyasıyla az-çok haşır neşir olanlar cinselliğin bu evrende çok kullanıldığını zaten biliyorlardır. O nedenle Fifty Shades of Grey bana bilmediğim bir gerçeği sunmadı. O nedenle bu yazıda kitabı yerden yere vurmamı birçoğunuz anlamayabilir. Bu kitapdan daha fazla cinsellik içeren hikayeler de okumuştum net üzerinde. Eğer kitabı sırf cinselliği için okuyacaksanız size tavsiyem, net üzerinde çok daha kaliteli hikayeler yazan fanfic yazarlarının olduğudur.
 
 

 
Son olarak seriyi yakında ekranlarda göreceğiz... Hollywood bu seriye de el attı. Christian Grey için Ian Somerhalder çok yakıştırılsa da benim favorim White Collar dizisinin yıldızı Matt Bomer... Kimilerinin bu oyuncuyu istememesinin sebebi yakışıklımızın gay olmasıymış ve Ana ile aralarındaki kimyayı yansıtamayacaklarını düşünüyorlarmış. Kimyayı bilemeyeceğim ama oyuncunun fiziki yapısı Christian Grey'le tam uyuyor.
 
Youtube'da şimdiden tonla hayran videosu paylaşılmaya başlandı. Ben de en beğendiğimi sizlerle paylaşmak istedim. Seriyi sevdim mi? Kesinlikle sevmedim ama başlamışken bitirmek istiyorum. Üzerinde çok kafa patlatmayacak, okuyup geçeceğim kitaplara ihtiyacım var bu ara...
 
Peki, siz kitap hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce alıp okumaya değer mi?
 
 
 
 
 
 Resim ve video alıntıdır.
 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...