25 Haziran 2013 Salı

Laneige: Deep Cleansing Oil Moisture {Makyaj Temizleme Yağı}

 
 
Aslında güncelleme yapıp yapmamak konusunda çok kararsızdım. Biliyorum Türkiye'deki ortam hala tam olarak rayına oturmadı. Ben de her dakika bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Ancak blogumun üzerindeki ölü toprağını atmak istedim.
 
Diğer temizleme yağı yazıları için sizi şöyle alayım. DHC ve IOPE... Buradan da Laneige'in kendi sitesinden ürünü inceleyebilirsiniz.
 
Makyaj temizleme yağlarını yani nam-ı diğer cleansing oillere takıntımı artık bilmeyen yoktur. Bu sanırım 4 ya da 5. makyaj temizleme yağım... Deneme boyu olarak da bitirdiğim çok ürün olduğu için onları saymıyorum bile.
 
Laneige ürünlerini artık ayrı bir kategoride değerlendirmeye başladığımı söylemem gerekiyor. Bu markadan kullandığım her üründen memnun kaldım. Üstelik ürün performansları, ambalajları, gramajı ve fiyat oranıyla bence geçer not olabilecek markalar arasına çoktan girdi. Gelelim bu ürüne...
 


Ürün 175 mllik gayet orjinal bir ambalajda geliyor. Ayrıca diğer Laneige ürünleri gibi kutulu bir şekilde elinize ulaşıyor. Benim tercihim kuru ciltlere yönelik olan Moisture olanı ki, bir de yağlı ciltler için Refresh olanı mevcut... Çiçeksi, insanı rahatsız etmeyen hafif bir kokusu var. Cildinizi tahriş etmiyor, yıkadıktan sonra yanaklarınızda bir gerilmeye neden olmuyor. Şimdiye kadar denediğim temizleme yağları için şunu söyleyebilirim ki, performansları hemen hemen aynı... Yalnız ben tıpkı denediğim diğer ürünler gibi bunu da göz çevresi için önermiyorum. Göz çevrem için bulduğum mükemmel bir ürün var, onu da bir ara yazarım.
 
Gelelim fiyat olayına... Laneige'in diğer ürünleri gibi bu da çok ucuz değil ama fiyatı hak ettiğini söylemeliyim. Ebay'de şu an satıcısına göre 25 ile 32 dolar arasında satışa sunulmuş. Ne diyelim umarım bu marka en kısa zamanda Türkiye'ye gelir. Beklediğim yeni bir temizleme yağı var, çok heyecanlıyım blog. Umarım sizin de bu markayı deneme fırsatınız olur...
 
Sizin deneyip memnun kaldığınız temizleme yağları var mı? Yeni tavsiyeleri bekliyoruz...
 

18 Haziran 2013 Salı

Direniş Her Yerde

 
 
"Durduramayacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini..." Cem Karaca
 
Ne güzel söylemiş Cem Üstat... Onlar bu tarz olayların belki de kat be kat fazlasını görmüş, geçirmiş insanlar olarak zamanında çok güzel mesajlar vermişler. Tarih tekerrürden mi ibaret, yoksa ders alma vaktimiz gelmiş de yeni mi fark etmişiz bilemiyorum.
 
Olaylar ben İstanbul-Los Angeles uçağındayken başladı. Yabancı arkadaşlarım ve ailem beni şanslı olarak nitelerken, ben orada biber gazı yiyip, tomalar tarafından kovalanmadığma yanıyordum... Keşke orada olabilseydim diyordum. Elbette binlerce kilometre uzakta olsam da, bu destek veremeyeceğim anlamına gelmiyordu. Ben de elimden geldiğince birşeyler yapmaya çalıştım.
 
80lerin sonunda doğmuş biri olarak şunu söylemeliyim ki, ben ve benim gibi bir çok arkadaşım apolitik olarak yetiştik. Sokakta, duvarlara "Slogan bulamadım. Lanet olsun Bağzı Şeyler..." yazan bir gençlikten bahsediyoruz. O kadar da samimiler... Küçüklükten beri ailemin "Aman kızım oku, düşün, muhakeme yap ama sakın tartışmaya girme... Başını derde sokma. Aklımız sende kalmasın." şeklinde telkinleri olmuştur. Ailemi suçlayamam. Kendilerine göre haklı sebepleri var elbette. Başlarda çocuk aklımla anlayamıyordum bu mevzuyu ama ne zaman ki ailem ve etrafımdaki insanlar bana o dönem kaybettikleri dostlarından, arkadaşlarından, yakınlarından bahsettiler, o zaman bir şeyler anlamaya başladım. Bu demek değil ki bana "Haksızlığa karşı sessiz kal..." demediler ama kardeşin kardeşi kırdığı bir düzenin parçası olmamı da istemiyorlardı.
 
Günlerdir olayları hem facebook hem twitter hesabımdan elimden geldiğince duyurmaya , paylaşımlar yapmaya, konuyu bilmeyenler varsa da açıklayarak bazı şeyleri görmeye, en azından okumaya yönlendiriyorum. Bu dönemde beni en çok üzen ne biliyor musunuz? Siyasi görüşü ne olursa olsun, ne yazık ki bazı insanların hiçbir şekilde at gözlüklerinden kurtulamaması...
 
Benim en çok korktuğum insan modeli EĞİTİMLİ CAHİLLERdir. Okumuş ancak içte BOMBOŞ olup, dünyaya ancak kendi penceresinden bakan insandan uzak durmak gerekir bana göre. Çünkü adam bir kere kendi görüşünün doğru olduğuna ve onu savunması gerektiğine inanır. Bunda bir zarar yok. Herkes elbette inandıklarını savunacak ama bu tarz insanlar kendi düşüncelerinin doğruluğunu ispat etmek için eğitim seviyesini koz olarak kullanır. Ben OKUMUŞ insanım, benden daha iyi mi bileceksin modunda kendini halkı çıkarmaya çalışır. Başkasının fikrini dinlemeden, kendi düşüncesini aşılamaya kalkar ki, hayatta en nefret ettiğim adam modeline dönüşür.
 
Bu son birkaç haftada olanlar, Türkiye'de hala güzelliklerin olduğu, insanlarımızın kendi değerlerini unutmadığı ve hala birbirine sahip çıkıp, baskı yönetimine karşı koyabildiğini ve bunu kaba güç kullanmadan yapabildiğini gösterdi.  Bana en güzel getirisi ise, etrafımda bulunan üstte bahsettiğim boş insanların asıl yüzünü görmem oldu.
 
Olaylar boyunca çok güzel fotoğraflarla karşılaştık ama ben de en fazla beğendiklerimden bir iki tane yayınlayıp görüşlerimi yazayım dedim.
 
 


İstanbul'a döndüğümde bu kütüphane hala yerinde duruyorsa kitap götüreceğimi söylemiştim. Ne yazık ki olaylar sonrası harabeye dönmüş. Umarım yeniden yapılır. Ben de evde duran bir yığın kitabın birazından kurtulurum.




Bazılarınızın bildiği üzere Arjantin Tango hastasıyım. Bu kareyi görünce içim yandı. Üstelik Ankara'daki tango kursumun Kuğulu'da eyleme gittiklerini öğrenince daha da delirdim. Ben de orada olmalıydım dedim.




Kurtuluş Savaşı sırasında çok aç kalan askerler, çarıklarını pişirip yemişler. Köylerde olan insanlar, hasat zamanı geldiğinde yarısını kendileri alıp, diğer yarısını cephelere göndermişler. Şu manzara bana savaş döneminde geçen o mevzuyu hatırlatmıştı. Dünyanın en güzel manzarası demiştim kendi kendime.




Bana ve birçok insana göre yılın fotoğrafı... Dünyanın neresinde böyle bir manzarayla karşılaşmıştır ki insanlar... Yabancı ev arkadaşıma gösterdiğimde resmen kahkahayı patlatıp, "Sizin haksızlık karşısında yapamayacağınız şey yok gibi görünüyor." dedi. Bunu söyleyen kişi Bulgar üstelik. Galiba biraz da korktu sıradan insanların iş makinesiyle polis araçlarını kovaladığımı söylediğimde... Dedim bak ona göre...




Oy!!! Çapulcu Amcalarım benim... Birkaç Marjinal Adam...



Köprüde bir mola... Şu manzaraları gördükten sonra gel de hayıflanma orada olmadığına...

Bunu okuyan, "Çapulcu" ya da "Ayyaş" ya da "Marjinal" her kimsen ya da her ne isen... Önce karşındaki insana saygı duymayı bil ki zaten senin başından beri yaptığın buydu. Yoksa farklı siyasi görüşten, kültür ve eğitim düzeyinden binlerce insan nasıl bir araya gelebilirdi ki? Hala bunu anlamayanlar var ya, yanarım da ona yanarım...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...