9 Haziran 2012 Cumartesi

Peri Ne Yer, Ne İçer?



Buraya geldiğimde fast food çok yemeyeceğim, ancak çok zorda kalırsam yiyeceğim diye kendi kendime söylemiştim. Sözümü tutuyorum. Öğlen aralarını genelde Çin yemeği şeklinde geçiştiriyorum. Akşamları zaten evde kendim hazırlıyorum.


İlk gelişimde bulunduğum şehir küçük olduğu için her şeyi bulamıyordum. Allah'tan bulunduğum süre kısa olunca çok zorlanmamıştım. Ancak bu sefer daha uzun kalacağım ama yemek bakımından daha şanslıyım. Çünkü bulunduğum şehir özellikle İran başta olmak üzere Orta Doğu'dan çok göç almış. O nedenle birçok restoranın yanı sıra marketlerini ve hediyelik eşya dükkanlarını da açmışlar.




O bahsettiğim marketlerden birinde buldum sarmayı da zaten. Bu üstteki tencere büyüklüğündeydi ama ben küçük bir tane aldım. Türk, Yunan ve Bulgar malı dolmalar vardı, tabi benim seçimim Türk'ten yana oldu.




Annemin bavuluma sıkıştırdığı tarhana çorbası... İlk günler bundan çok az yapıp içtim. Hemen bitsin istemiyorum. Bitmesin.


İran marketinde bulduğum Türk Kahvesi... Beni evlerinde misafir eden arkadaşlarıma hediye aldım tabi. Kahvemiz bitti diyorlardı. Çok sevindiler...




Tabi ben de hediyemi aldım. Benim cezvem yok. Zaten misafirim pek olmadığı için gerek de duymadım. Onlar da ne zaman canın kahve çekerse gel, beraber içeriz, fal bakarız dediler.



Bunlarda yine aynı marketten Türk ürünleri...



Hayatımda ilk defa İran dondurması yedim. Yapısı bizim pastanelerde satılan dondurmalara benzese de tadının alakası yok. Vanilyalı dondurma yerine gül suyu katılmışını düşünün. Ben beğendim gerçi. Çok şekerli değil. Dondurma da şekeri pek sevmiyorum.




Yeni yeni yerleştiğim için öyle çok malzemeli yemekler yapamıyorum. Birini alsam, biri eksik kalıyor evde. Böyle bir-iki çeşit hazırlıyorum kendime yetiyor zaten.



Evet, son gözdem. Aslında ihtiyacım yoktu pek ama ben kahve insanım değilim. Poşet çayı da bitki çayları hariç pek sevmiyorum. Her gün okuluma gidip gelirken önünden geçtiğim bir "Gift Shop" vardı. Vitrinde bizim ya da İran tarzı tepsiler, çaydanlıklar, bardaklar dizilmiş. Dün merak edip girdim. İçeride 60 yaşlarında bir adam oturmuş Arapça olduğunu sandığım bir müzik dinliyordu. Etrafıma bakındıktan sonra çaydanlığın fiyatını sordum. 28 dolarmış. Neyse nereli olduğumu falan sordu tabi. Dedim ben Türküm. Biraz sohbet ettik ayak üstü. Adam meğerse yazarmış. Bana kitaplarını gösterdi. Üniversitelere çağrıldığından bahsetti. Çayı sevdiğimi söyleyince hemen bir bardak ikram etti. Çok sevindim. Sana 25 dolara vereyim çaydanlığı dedi. Öğrenciyim ben üstelik yirmi dolarım var dedim. "Olsun bakalım. Zaten buradan para kazanmıyorum ben. Sadece hobi olarak yapıyorum zaman doldurmak için, eğer bir ihtiyacın olursa her zaman beklerim." dedi. Çaydanlığımı alıp evin yolunu tuttum.



O akşam oda arkadaşımın son günüydü. Bu nedenle ona çay yaptım. Yanına da lokum koydum ikram olarak. Sen bu akşam misafirsin, o nedenle bunlar dedim. Gülmekten kırıldı. Lokumu çok beğendi. Türkiye'ye dönünce ona göndereceğim.  

Annemin yemeklerini özlesem de kendi başımın çaresine bakmayı görev bildim kendime. Gerçi anneme göre ev arkadaşımla birleşip yemek yapsak daha iyi olurmuş. Her milleti Türkler gibi sanıyor garibim...

10 yorum:

  1. çaydanlığın çok şeker bayıldım.. güle güle kullan.. :)
    marketlerde Türk ürünleri bulabilmen iyi olmuş yoksa fastfood yemek zorunda kalırdın süreklii.. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ben de bakıp bakıp gülüyorum kendi kendime. Evet ürünleri bulmam büyük şans oldu. :D

      Sil
  2. Canım daha yeni yeni blogları dolasabiliyorum.
    Sanırım eğitim için yurtdısındasın bir süredir. Öncelikle tebrik ederim, inşallah alışma süren kısa olur ve bu deneyim senin için çok çok iyi olur ;)

    Bu arada tebrik ettim valla orada bile alıstıgımız yeme düzenimizden ödün vermemişsin ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Sevalcim eğitim için geldim. İkinci haftamı bitirdim. Alıştım sayılır.

      Ben Türk yemeklerini çok seviyorum. Fransız, İtalyan yemeği dolu olsa bile etrafım bana vız gelirdi gerçi. Evimde pek beceremesem de kendi kendime hazırlardım. :D Bu konuda biraz milliyetçiyim sanırım.

      Sil
  3. inanmıyorum :) gerçekten herşeyi bulmuşsun :) bu fotoları annende görüyordur değilmi.yazık kadın orda kızının aç kaldığını sanmasın.genelde bütün anneler öyle düşünürde.en azından benimkisi öyle.ondan uzaklaşıp başka bi şehre gitsem ya açlıktan öldüğümü yaa başıma sürekli bişey gelceğini düşünüyo canım annem :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim gibi yemeyi çok seven birinin aç kalacağını pek zannetmez annem sanırım. XD Çünkü yemek yapmak ve yemek benim için bir sanat gibi. Alıştı artık kadın da. Başta biraz endişeleniyordu, malum beslenemezsem kolay hasta olurum ve bunu gerçekten istemiyorum. Bakacak kimsem yok çünkü burada. Ama şu başına bir olay gelmesi bakımından haklısın. Allah korusun yav. Yarına çıkacağımız bile belli değil.

      Sil
  4. Ne güzel yemekler bunlar. Normalde tarhana çorbasını pek sevmem ama şu sıcakta canım tarhana çekti resmen. Umarım herşey istediğin gibi devam eder. Bize her yaptığını anlat, merakla bekliyorum yaptıklarını..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim dalhlia. Ben de tam tersine her gün tarhana içsem gene bıkmam. Elbette zaman zaman bu tarz postlar atacağım. Bekleme de kalın. :D

      Sil
  5. çaydanlık gerçekten çok tatlı, 20 dolara iyi bulmuşsun :) tarhana çorbası benim de ilk günlerimde kurtarıcım olmuştur, hâlâ da evde bi kavanoz dolusu var :) bu eti hoşbeş gofretlerini türkiye'de tatmıştım, beklentimin üstünde iyi çıkmıştı; iyi gofre bulmanın zor olduğu ABDde onları bulmak büyük şans! :D son olarak iran dondurmasını çok merak ediyorum ya, inşallah ben de bi yerden bulup denerim. afiyet olsun canım ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İran dondurmasını mutlaka denemelisin. Gül sulu dondurma diyorum ben ona. Amerikan dondurmasından iyidir. Çaydanlıkta eğer uygun fiyatlı olmasaydı zaten almayacaktım. Teşekkürler iyi dileklerin için.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...