13 Ağustos 2011 Cumartesi

True Blood 4. Sezon: Cadılar Bahane, Eric Şahane!



"I wanna do bad things with you! "

True Blood, 4. sezonun startını vereli çok oldu. Aslında bu yazıyı daha önce yazmayı düşünüyordum ancak hem dizinin ilerleyişi, hem konu akışı, hem de kitapla uyumlu olup olmadığını sorgulamak için bu kadar geciktirdim.

Şimdiye kadar Türkiye'de yayınlanmış 6 kitabı da okuduğum için dizinin paralellik gösteren yanları benim için bir artı oluyor. Ancak çoğu yer değiştirildiği ve yan karakterlerin hayatlarına çok fazla yer verildiği için ben de zaman zaman şaşırabiliyorum.

Eric'in bu sezon kafayı sıyıracağını biliyorduk zaten. En azından 4. kitabı okuyanlar farkındaydı. Ancak kitabı okumayan True Blood izleyicisi için büyük sürprizler barındıyordu. O yüzden gelecek bölümler için şunu söyleyebilirim. Eric'in bu halleri en az 1 sezon devam edecek. Bana o hissi verdi çünkü...


Peki ben dizideki Eric'i sevebildim mi? Her ne kadar ukala, kendini beğenmiş Eric'i biz bağrımıza bassak da birden karakterinin tam tersi özellikleri taşıyan bir Eric görmek bazen katlanılmaz olabiliyor. Özellikle 6. bölümde Bill'in önünde diz çökmüş halde yaptığı konuşma çok etkileyiciydi. Önceki sezonda böyle bir şey göreceğimizi söyleseler Eric'in yerine söyleyenlerin delirdiğini düşünebilirdik. Gerçi bu dizin her şey mübah. Bunu çoktan öğrendim.

Sookie ve Eric hakkında da sadece şunları söyleyeceğim. Kitaptaki sahneler çok daha iyiydi. Özellikle birlikte oldukları ilk gece kitapta daha romantik anlatılmıştı. Dizidekine de geçer not verebilirim ama ben de kitapta uyandırdığı hissi yansıtamadı. Belki ilerleyen bölümlerde açığı kapatabilir.

Açıkçası 4. sezondan her şeyi bekliyordum. Çünkü kitabı okuduğum halde dizi 3 sezondur beni çok şaşırttı. 4. sezonda ise zirve yaptı diyebilirim. Bunlardan en önemlisi ise bizim yeni yetme Bill'in kral olmasıydı. Önceki sezon Russell Edgington krallıktan men edilince yerine başkası gelecekti. Ancak ben de dahil isleyen kimse bunun Bill gibi silik biri olacağını düşünememiştik. İlerleyen kitaplarda böyle bir durum söz konusu mu açıkçası bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da bu krallık için düşündüğüm son kişinin Bill olacağıydı.


En sevdiğim yanı ise kitapta pek de yer etmeyen, ancak sadece basit olaylarla geçiştirilen cadı toplantılarının dizi de çok güzel işlenmesi... Hatta geriye dönüşlerle, reenkarnasyonla cadı ve vampirlerin düşmanlığının izleyiciye aktarılması hem heyecanı artırmış hem de konunun daha orjinal görünmesine sebep olmuş.

Peki dizide can sıkıcı yerler yok mu? Elbette var. Sookie dışında yan karakterlerinde dizide yer alması gerektiğini düşünen biriyim ancak bazen o kadar abartılıyor ki başrolde Anna mı var yoksa diğerleri mi diye insan düşünmeden edemiyor. Özellikle Sam'in ailesini sürekli görmekten çok sıkıldım. Bir başka durumda Tara için geçerli... Kitapta başına kötü olaylar gelse de, buna rağmen güçlü bir karakter çiziyordu bu şahıs... Ancak dizide resmen acıların çocuğu durumunda. Hiçbir bölümde doğru düzgün mutlu olamadı. Ek karakterlerden ise favorim Jessica... Onun göründüğü her sahnede iyi ki bu yeni yetme vampiri konuya dahil etmişler diyorum.  

Eksikleri ve fazla gelen yönleriyle sevdiğim bir sezon başlangıcı oldu. Şimdiden bir not vermek istemiyorum. Çünkü finale doğru batırmaları da mümkün...

Peki siz True Blood'u izlediniz mi? 4. sezon hakkında fikirleriniz neler?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...