1 Kasım 2011 Salı

Once Upon a Time: Bir Varmış, Bir Yokmuş


Ya masallar gerçekse...

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını bilmeyenimiz yoktur. Prens, uyuyan güzeli öperek uyandırır ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. Bu hikayenin bizim bildiğimiz sonu... Peki, ya öyle değilse? Ya iyiler değil de kötüler kazanmışsa? Prens ve prenses sonsuza dek ayrı kaldıysa...

Dizinin konusu aslında çok basit... Bu sene Hollywood'da da birkaç filmde göreceğimiz Pamuk Prenses masalı baz alınmış. Hatta bu filmlerde kötü kraliçemizi Julia Roberts ve Charlize Theron canlandırıyor. Heyecanla bekliyorum. Sanırım bütün konuları tek tek tükettikleri için eski mitlere yapımcılar geri dönmeye başladı. Yoksa hiç bırakmamışlar mıydı?

Gelelim dizinin konusuna: Pamuk Prenses'i bulan Prens onu öperek uyandırır ve evlenirler. Ancak bizim bildiğimiz bu mutlu son çabuk bozulur. Düğünü basan kötü kalpli kraliçe onlara bugünlerinin tadını çıkarmalarını, çok yakında lanetinin bütün ülkenin üzerine çökeceğini ve bir gün hiçbirinin artık bu dünyayı hatırlamayacağı söyler.
Diğer yandan; Emma Swan, yalnız yaşayan, kayıp insanları bulan ya da buna benzer işler yapan bir çeşit dedektiftir. Ailesi yoktur ve daha kötüsü bir bebekken yol kenarına bırakılmıştır. 28. doğum gününde en azından bir günlüğüne olsa yalnız olmamayı diler. Bir saniye geçmeden kapısı çalar ve karşısında onun yıllar evvel terk ettiği oğlu olduğunu iddia eden bir çocuk bulur. Dahası çocuk Emma'ya bir hikaye kahramanı olduğunu ve bütün bir ülkenin kaderinin bu genç kadının elinde olduğunu söylemektedir.    

Şimdi ne alaka diyeceksiniz. Doğru ben de öyle dedim başta. Bizim bildiğimiz masallar en azından birkaç bin yıl önce yaşanmış olaylardır. Her efsanede gerçek bir pay olur ya, o şekilde düşünürsek, üvey anne, korunmaya muhtaç genç kız, onu kurtaran yakışıklı adam, her hikayede vardır. Günümüzdeki kitaplarda da... Peki, bu iki alakasız konu nasıl birbirine bağlanıyor? Önce karakterleri tanıyalım.

Bir kere benim favorim ve diziyi dizi yapan kötü bir üvey annemiz var. Kötü kraliçe diğer insanların mutluluğunu çekemiyor ve hepsinin şu anki yaşamlarını, kim olduklarını unutmaları için bir büyü yapıyor. Ben seviyorum böyle karakterleri. Neden mi? Hikayeye heyecan katıyorlar çünkü. Onları izlerken ayrı keyif alıyorum.

Kötü Kraliçe, Pamuk Prenses'in hayatını zehir etmeye yemin ediyor. Yaptığı lanet sonucunda bütün ülkeyi günümüze göndermeyi başarıyor ve tabi ki hiçbir şey hatırlamamalarını sağlıyor. Laneti bozabilecek tek kişi ise Pamuk Prenses'in doğmamış kızı... Prens ve prenses de boş durmuyor, bir büyü yaparak kızlarını koruyorlar ve kraliçeden kurtarıyorlar. Lanetin etkisiyle bütün karakterler bir şekilde günümüze geliyor. Peki, iki alakasız konuyu birleştiren anahtar kim?

Burada devreye, Emma'nın gençlik hatası olarak gördüğü ve ailesiz büyümesini istemediği için evlattlık verdiği Henry giriyor. Henry öyle bir çocuk ki, çocuk mu, yetişkin bir birey mi ayırt edemiyorsunuz. Storybroke'ta üvey annesiyle yaşarken, öğretmeninin verdiği kitap sayesinde kasabada yaşayan herkesin bu masaldan çıkmış olduğunu fark ediyor ve annesini bu laneti bozmak için kasabaya getiriyor. Emma başta bu çocuğu kabul etmese de onun yardıma ihtiyacı olduğunu görünce dayanamıyor ve en azından bunun için bir süreliğine kasabada kalmaya karar veriyor.

Dizinin daha iki bölümünü izledim. Yapımın ilk bölümü yaklaşık 12 milyon kişi tarafından izlenmiş. Bu da başarılı olacağı yönünde dedikoduları ortaya çıkarıyor. Ancak ABC'nin geçen sene Visitors adlı uzaylı dizisini izliyordum ama ne yazık ki yayından kaldırıldı. Umarım bu dizinin sonu Visitors'a benzemez. 

Benim için mükemmel bir yapım değil ama klasik masallardan hoşlananlar için değişik bir bakış açısı sunuyor. Üstelik daha önümüzde birçok bölüm var. Erken karar vermemek gerekir. Umarım dizinin yeni bölümleri beni şaşırtır. Yeni bir dizi olmasına rağmen izleyenler neler düşünüyor acaba?




4 yorum:

  1. Masallara getirilen alternatif yorumları çok severim. Böyle bir kaç yapım vardı sanki ama hatırlamıyorum. Güzele benziyor hemen bakacağım :) Teşekkürler paylaştığın için.

    YanıtlaSil
  2. Ne demek efendim. Umarım beğenirsiniz.

    YanıtlaSil
  3. çok ilgince benziyor. yeni dizi arayışına girdiğim bu dönemde göz atmaya değer bir yapım gibi göründü gözüme. pushing daisies'i izlemiş miydin? o dizide de masalsı bir hava vardı; benzer bir tat varsa çok severek izleyeceğime eminim. ;) tanıtım için teşekkürler ^^

    YanıtlaSil
  4. Bence de ilginç Hikaruivy, o yüzden izlemeye başladım. Pushing Daisies'i izlemedim ama göz atacağım.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...