5 Mart 2012 Pazartesi

Yalan Dünya: Ve Gülse Birsel Sahneye Çıkar...


Aslında bu bayağı gecikmiş bir yazı ama olsun. Dizi daha ilk sezonunda ne de olsa. Genel bir şeyler söylemek istiyorum sadece... Nihayet Gülse Birsel, Avrupa Yakası'ndan sonra verdiği arayı kısa tutup ekranlara döndü.

Blogumda Türk yapımlarından pek bahsetmediğimi görüyorsunuz. Çünkü izlemiyorum. Geçen sene bir dönem "Öyle Bir Geçer Zaman ki" adlı yapımı takip ediyordum ama o da bu sene işin tadını kaçırdı. Türk dizileri uzunluğundan dolayı belli bir zaman sonra hep tekrara düşüyor. Ben de istiyorum, açıyım televizyonumu, güleyim, ağlayayım, kendi dilimde bir şeyler izleyim istiyorum ama yok. Ben ne yapabilirim? Sektörü tümden değiştirme imkanım olsa neyse...

Sonunda bu dizi başladı da en azından soranlara verecek bir cevabım oldu. Türk dizilerini sadece reklam arasında seyrettiğini iddaa eden, ancak sorsan bilmem kimin seceresini önüne döken, "Ay ben Türk dizisi izlemeeeem kiiiiiii! Çok banal! " diyen tiplerden ya da entel olduğunu gösterecek ya o nedenle iyi de olsa kötü de olsa yapımlara b.k atan tiplerden nefret ediyorum. Durum bu...
Neyse gelelim Gülse Birsel'in yapımlarına... Ne yalan söyleyeyim. Avrupa Yakası yayınlandığı dönemde her hafta izleyemiyordum. Genelde yazın gün içinde yayınlanan tekrarları ara sıra izler ya da youtube'dan sevdiğim sahnelerin tekrarlarına göz gezdirirdim.

Avrupa Yakası olsun, Yalan Dünya olsun Gülse Hanım içimizden insanları çok iyi gözlemleyerek, kendi kalemini konuşturuyor. Mesela Yalan Dünya'daki sonradan görme aile, ayakta kalmaya çalışan iki kardeş, yalnız kalmış bir oyuncu, nişanlısından ayrılmak isteyen bir erkek, hepsi aslında bizim de çevremizde zaman zaman gördüğümüz tipler... Hatta belki biz de bunlardan biriyizdir. Kim bilir?

Dikkatimi çeken bir konuda, Gülse Hanım'ın çalıştığı sektörlerle dalga geçişini dizilere konu etmesi. Kendisi Aktüel Dergisi'nde çalıştığı dönemde yaşadıklarını Avrupa Yakası'nda anlatmıştı bizlere. Mesela kaç yıllık çalışanın bile bir odaya sahip olamaması, paragöz bir patron, birbirinden çatlak iş yeri çalışanları gibi... Bu dizide de oyunculuk yaptığı dönemlerde başından geçenleri ya da etrafından gördüklerini aktardığını düşünüyorum. Misal, oyunculuk yeteneği çok iyi olduğu halde değer göremeyen bir Ahmet, başrol oyuncusu ortadan kaybolduğu için rolü üstlenen Deniz, sırf yakışıklı olduğu için rolleri kapan Emir gibi... Burada da aslında Emir karakteriyle Adını Feriha Koydum'a gönderme yapılmıyor mu sanki? Yoksa ben mi paranoyak oldum.

Gülse Hanım'ı ben çok severim ama bir eleştiri de yapamadan geçemeyeceğim. Gülse Birsel içimizden birilerini yazıyor tamam ama sanki hep gelir düzeyi yüksek insanları anlatıyor. Bir Sütçüoğlu Ailesi, Cem'in ailesi, Avrupa Yakası çalışanları hepsi belli gelir düzeyinin insanlarıydı. Yine bu dizide de gelir düzeyi yüksek insanlardan bahsetmişler. Önüne geleni Nişantaşı'nda, Cihangir'de oturtmuyorlar bu ülkede. Benim tavsiyem Gülse Birsel'in azıcık daha halka inmesi... Gerçi ben kim olup da ona tavsiye veriyorsam...

Benim dizi hakkında nacizane düşüncelerim bunlar... Sizinkiler neler bakalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...