1 Nisan 2012 Pazar

MIT ve Harvard Üniversitesi


Şu yazımda Boston'dan birkaç kare yayınlamıştım. Oraya kadar gidip Harvard Üniversitesi'ni ve MIT'i görmesek olmazdı. Yalnız bir uyarı yapmadan geçemeyeceğim. Ben bu yazıdaki yerleri gezeli uzun zaman oldu. Ona göre çok ayrıntılı bir yazı olmadı. Bunu belirtmem gerek.

Üstteki resim MIT'e ait... Bilmeyen yoktur ama ben gene de açılımını yazayım... MIT: Massachusetts Institute of Technology


MIT'e metroyla gitmiştik. Durakta indikten sonra yukarıdaki kıyı boyunca yürüyüp oraya ulaşmıştık arkadaşımla. Amerika'da bulunduğum süre boyunca yollarda spor yapan insanlara pek rastlamadım. İki yer dışında: Biri Central Park, diğeri de bu kıyıydı. Adını şu an hatırlayamadım. Yürüyüş yapanlar, köpeğini gezmeye çıkarmış insanlar vardı.


Binanın yakından çekimi...



Kampüs içinde bu tarz binalarda az değildi. Tahminime göre öğrencilerin kaldığı apartmanlar olsa gerek. Allah bilir aylığı kaç bin dolardır bu apartman dairelerinin... Çatı katında yaşamayı isterdim.

Bu binalar dışında Harvard'ın kütüphanesine aşık oldum desem yeridir. 15 milyon kitap ne demek? Türkiye'deki tüm üniversite kitaplarını toplasanız o kadar etmez. Tabi kütüphaneye giremedik. Öğrencisi dışında içeri almıyorlarmış. Sanki kitap çalacağız. Hayret bir şey!



Bu Harvard Üniversitesi'nin kampüsünden bir bina. Harvard'ı bizim kampüs içindeki üniversiteler gibi düşünürseniz çok yanılırsınız. Orası bir şehir gibi... Her yerde binalar, yurtlar, öğrencilerin kaldığı apartman tarzı yerler var. Harvard'la ilgili hediyelik eşya satan dükkanlar, mağazalar, lokantalar bulunuyor. Caddelerde ve sokaklarda günlük hayat devam ediyor. Hepsi öğrenci sayılmaz elbette yolda gezenlerin.


Yanlış hatırlamıyorsam burası mimarlık fakültesine ait bir binaydı. Harvard'ın en fazla yapılarını beğendim. Şehrin ortasında olmasını sevmedim diyebilirim. Ben şehir içinde üniversite yaşamını seven birisi değilim. Küçükken aklıma hep kasabalara yakın yerlerde kurulmuş, uçsuz bucaksız kampüs içinde üniversiteler gelir. Bu düşüncem de hala değişmedi gerçi.


Okul içinde böyle belki de yüz yıllık kocaman ağaçlar vardı. Her yer özenle çim ekilmiş ve bakılmış gibi görünüyordu. Yaşadığımız ve sonra çok güldüğümüz bir şeyi de aktarmadan geçemeyeceğim. Orada karşılaştığımız tüm Türkler arkadaşım ve bana burada mı okuyorsunuz diye sormuştu. Sanırım gördükleri herkesi Harvardlı sandılar. Eminim orada okuyup bu muhabbeti duyan Türk Harvardlılar varsa kaçarak uzaklaşmışlardır bizden.


Kampüsten başka bir bina... Bu binada sanırım bir fakültenin dekanlığıydı. Bizim dekanların değil binasıolsun, odası bile toplantı salonlarından küçüktü.


Yine Harvard'dan başka bir bina... Neden hep bina resimleri var derseniz cevabım basit. Çünkü en fazla binaların mimarisini sevdim ben. Kampüs ya da okulun olduğu bölgeyi sevdiğimi söyleyemem. Sokaklarda dolaşan "Free Hug" üyeleri dışında pek bir özelliği yok gibiydi. Gerçi orada okuyan birileri bunu okursa beni de aydınlatabilirler. Çünkü bir üniversitenin öğrencisi olmadan oradaki yaşam hakkında yargıya varmak pek doğru değil. 

Kısa süren MIT ve Harvard turumuz burada sona erdi. Eğer bir gün tekrar gitme fırsatı bulursam ya da bu yazı vesilesi ile orada okuyan birileriyle tanışırsam -ki bu uzaya gitme ihtimalimden daha düşük- sizi bu okullar konusunda daha fazla aydınlatabilirim.

Sizin var mı bu okullarda okuma ya da en azından kampüsünü görme hayaliniz? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...